8 Ekim 2013 Salı

Wallflower




Birçok kişinin (ben dahil) nostalji takıntısının, eskiye olan özleminin tavan yapması hayatının her kısmına işlemiş gibi görünüyor tabii en çok filmlere, müziklere, giyim tarzına yansıması ön planda. Film konusunda nostalji takıntıma kısa bir ara vermek istediğim bir zamanda izledim The peks of being a wallflower (saksı olmanın faydaları) filmini.

Filmin başrol kadrosu (Emma Watson, Logan Lerman, Ezra Miller) 20 yaş civarındaki genç oyunculardan oluşuyor. Konusu klasik Amerikan filmlerinden oldukça uzakta ve çok etkileyici bir senaryo üzerine kurulmuş akıcı bir film. Son anda her şeyin açığa çıkmasıyla şok etkisi bırakması filme + puan kazandırıyor ve tabii ki mutlu sonla bitmesi de (mutlu sonları herkes sever).

Güncel film izleme amacıyla seçtiğim bu filmde şarkıların The Smiths, David Bowie gibi bir çok efsaneye ait olması ve sadece sahne geçişlerinde değil filmin içinde kullanılması ayrı bir güzellikti. Ayrıca yardımcı/yan oyuncu kadrosunda TVD'den Nina Dobrev, Friends'in son sezonlarından Paul Rudd, Grey's Anatomy'den Kate Walsh ve benim Dark Blue'den hatırladığım Dylan McDermott yer alıyor. Hem oyuncu kadrosu, hem müzikleri hem de senaryosundan dolayı sevilesi bir film, bu sebeplerin herhangi birinden dolayı bile izleseniz hayal kırıklığına uğramazsınız. Yazarı ve yönetmeni olan Stephen Chbosky benim gözümde çok değerli bir yapıta imza atmış.

Filmden, son sahne.

"Artık sana mektup yazmaya vaktim olur mu bilmiyorum çünkü sana eşlik edemeyecek kadar meşgul olabiliyorum. Eğer bu son mektubum olursa şunu bilmeni istiyorum, liseye başlamadan önce kötü bir durumda olduğumu bilmeni isterim. Ve bana sen yardımcı oldun. Neyden bahsettiğimi ya da bunun üstesinden gelen kişiyi bilmiyor olsan da kendimi yalnız hissetmememi sağladı bu. Çünkü bütün bunların olamayacağını söyleyen insanlar var, biliyorum. Hatta 17 yaşına basarken 16'nın nasıl olduğunu unutan insanlar var. Bunların hepsinin bir gün hikaye olacağını biliyorum ve fotoğraflarımızın mazi olacağını. Ve hepimiz birilerinin annesi babası olacağız. Ama şimdi, bu anlar hikaye değil, yaşanıyor. İşte buradayım. Ve ona bakıyorum. Çok güzel görünüyor. Görebiliyorum. Kendinin üzücü bir hikaye olmadığını bildiğin an bu. Hayattasın. Ayağa kalkıp binalardaki ışıkları görüyorsun ve merakını uyandıran her şeyi. Ve yoldayken o şarkıyı dinliyorsun, bu hayatta en çok sevdiğin insanlarla birlikte. İşte bu anda, yemin ederim ki biz sonsuzuz."

The Tunnel Song - Heroes

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder